ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Zina nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu m.161’de düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre, eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zina nedeniyle boşanma davası, özel bir boşanma sebebidir. Bu davada yalnızca zina olayı dikkate alınarak karar verilir. Davacının -yani aldatılan eşin- boşanmayı gerektirecek ağır bir kusurunun olması halinde, aldatan eş, bir başka davayla bu iddialarını ispatlamalıdır. Aksi takdirde, bu husus, zina nedeniyle boşanma davasında incelenmez ve bu hususta karar verilemez. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05/04/2022 Tarih ve 2021/1093 Esas, 2021/2672 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.

Zina nedeniyle boşanma davasında dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi, zina eyleminin evlilik birliği içerisinde gerçekleşmiş olmasıdır. Yani evlenmeden önce gerçekleşen zina, zina nedeniyle boşanma davasına konu olamaz. Bir diğer husus, mevcut bir boşanma davası sırasında zina eyleminin gerçekleşmiş olması halinde, mevcut boşanma davasında yeni bir vakıa olarak ileri sürülemez. Eğer boşanma kararı henüz verilmemişse yeni bir dava açarak bu zina olayını ispat etmek gerekir. Yine, daha önce de dediğimiz gibi, zina, özel bir boşanma sebebidir. Genel boşanma sebeplerinin yanında zina iddiası da ileri sürülmüşse, öncelikle özel boşanma sebebi olan zina incelenir. Daha sonra genel boşanma sebeplerine bakılır.

Aldatılan eşin, aldatan eşi affetmesi durumunda, aldatan eşin zina nedeniyle boşanma davası açma hakkı kalmaz. Burada affetmekten kasıt, davacı eşin zinayı öğrenmesinin ardından, boşanma davası açıp, davadan feragat etmesi olabileceği gibi, yine aldatılan eşin zina eylemini öğrenmesinin akabinde evlilik birliğine devam etmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Bu durumlarda aldatılan eş artık zina sebebiyle boşanma davası açamaz, açsa dahi mahkemece dava reddedilir.  

Makalemizin bu kısmında hangi eylemlerin zina kapsamına girdiğini, hangilerinin girmediğini Yargıtay kararları ışığında inceleyeceğiz. Boşanma davasına konu olan zinayı, bilhassa eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi veya cinsel ilişkiye girmeye teşebbüs etmesi veya cinsel ilişkiye girilmiş olması muhtemel olan olayları kapsayacak biçimde düşünmek gerekir. Tabi ki burada, zina eyleminin gerçekleştiğine dair ispat yükü, aldatılan eştedir. Bu ispatı, fotoğraf, ses kaydı, mesajlaşma ekran görüntüleri gibi birçok araçla gerçekleştirebilir. TMK m.184/3 gereği, tarafların ikrarları hakimi bağlamaz. Daha somut deliller ile hakimin karar vermesi daha uygun olacaktır. Yine TMK m.184/2 hükmü gereği, zina eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediğine dair yemin önerilemez. 

Yargıtay’ın verdiği kararları da göz önüne alarak zina nedeniyle boşanma davası açmak daha doğru olacaktır. Bu Yargıtay kararlarından birkaç örnek vererek konuyu pekiştirmek gerekir. Örneğin, eşlerden birisinin, üçüncü bir kişiyle tatile gitmesi ve aynı otelde ve odada kalması, zinanın varlığına delalet eder. Kadın yalnızken ortak konuta başka bir erkeği alması zinanın varlığına delalet eder. Ancak başka birisiyle telefonla konuşmak ve arkadaşlık kurmak zinaya delalet etmez. Yine bir erkeğin eşi dışında başka bir kadınla birlikte yaşaması, cinsel ilişkinin güçlü karineyle yaşandığına delalet eder. Bu verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere, her olayı kendi içinde, kendi şartlarına göre değerlendirmek gerekir. Tabi ki bu durumda avukat desteği almak, davanın açılması ve seyri açısından hayati önem taşımaktadır.

Zina nedeniyle boşanma davasının yanında, davanın fer’isi niteliğindeki maddi ve manevi tazminat ve nafaka da talep edilebilir. Hakim, talep edilmesi durumunda, makul miktarda tazminata ve nafakaya hükmeder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, tazminat talebi yalnızca davalı eşe karşı ileri sürülebilir. Üçüncü bir kişiye, yani aldatan eşin aldattığı kişiye karşı maddi manevi tazminata istemiyle dava açılamaz.  Çünkü üçüncü kişi, birlikte olduğu kişinin evli olduğunu bilse de bilmese de, hukuki anlamda sorumlu değildir.

YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

Zina nedeniyle boşanma davasında, Aile Mahkemeleri görevli mahkemelerdir. Yetkili mahkeme ise, Türk Medeni Kanunu m.168 uyarınca eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

HARÇ VE VEKALET ÜCRETİ

Bu davada, para ile ölçülebilen bir hak olmadığından maktu harç ve maktu vekalet ücreti esas alınır. Her ne kadar maddi ve manevi tazminat istemi olsa da, yine maktu harç ve vekalet ücreti esas alınmalıdır.

HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

TMK m.161 hükmü gereğince, aldatılan eşin, aldatıldığını öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhalde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Bu süreler hak düşürücü süreler olup, dava açma noktasında büyük önem taşımaktadır.

YARGILAMA USULÜ

Bu davalarda yazılı yargılama usulü uygulanır. Davanın açılmasını sırasıyla, dilekçelerin teatisi, ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama aşamaları takip eder.

KANUN YOLU VE KARARIN İCRASI

Zina sebebiyle boşanma davasına ilişkin verilen karara karşı istinaf yolu açıktır. Boşanma kararı kesinleşmeden icra edilemez. Yine, boşanma kararı kesinleşmişse, boşanmanın fer’isi niteliğindeki tazminat ve nafaka alacaklarının kesinleşmesi beklenmeden icra edilebilir.

YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 13/10/2020 Tarih 2020/4133 Esas, 2020/4617 Karar

“Davacı kadın TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine ve özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının TMK 161. maddesinde belirtilen dava sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay içerisinde açılmadığı, kadının açıkça zina sebebine dayanmadığı gibi zinanın kanıtlanamadığından bahisle reddine; erkeğin kadının güven duygusunu sarsacak bir şekilde başka bir kadınla dost hayatı yaşamış olması gerekçesiyle TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Davalı erkeğin N.D. adlı kadınla uzun süreden beri devam eden birlikteliğinin olduğu, N.D. ile cinsel birliktelik yaşadığı, N.D.’nin erkekten ayrılmak istediği fakat erkek tarafından kabul edilmemesi ve erkek tarafından tehdit edilmesi üzerine davacı kadından yardım istediği, kadının bu birlikteliği 2014 yılının Aralık ayında bu şekilde öğrendiği ve 20.02.2015 tarihinde boşanma davasını açtığı yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Kadının zina eylemini 2014 Aralık ayında öğrendiği ve dava dilekçesini 20.02.2015 tarihinde verdiği anlaşıldığına göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davalı erkeğin zina yaptığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekirken zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma talebinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 09/10/2018 Tarih, 2016/23892 Esas 2018/10867 Karar

“…Yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dinlenen tanık beyanlarından, davacı-karşı davalı erkek ile dava dışı S.O. isimli kadının mahkemenin de kabulünde olduğu üzere beraber tatile gittikleri, sosyal ortamlarda bu kadını eşi olarak tanıttığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir.”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 04/06/2013 Tarih, 2013/4485 Esas 2013/8421 Karar

“…Bu nevi davalar sonunda hüküm altına alınan yargılama giderleri ve tazminat gibi ilamın eklentilerine ilişkin bölümler de boşanma kararı kesinleşmeden infaz edilemez. Bu durumda, boşanma kararı ile birlikte hükmedilmiş tazminatın takibe konulması halinde, infaz edilebilir hale geldiği boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz istenebilir. (İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 24.11.1995 tarih, 1994/2 E., 1995/2 K. sayılı kararı).Boşanma ilamı ile hükmedilen maddi ve manevi tazminat alacaklarının infazı ve faiz istenebilmesi için ayrıca ilamın tazminatlar yönünden kesinleşmesine gerek yoktur.”

DAVA DİLEKÇESİ

… NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE

DAVACI                      : … (TC)

  (ADRES)

VEKİLİ                         : Av. M. Beyza DURAN AY

DAVALI                       : … (TC)

  (ADRES)

KONU                         : Zina sebebiyle boşanma talebimizdir.

AÇIKLAMALAR           :

1-) Davacı müvekkil ile davalı …/…/…… tarihinde evlenmiş olup, bu evlilikten iki tane müşterek çocuk dünyaya gelmiştir.

2-) Evliliğinin mutlu bir şekilde devam ettiğini sanan davacı müvekkil, son dönemlerde eşinin ilgisizliğinin, bazen eve geç gelmesinin ve hatta bazı zamanlar gelmemesinin nedenini bulmak için …/…/…… tarihinde eşinin telefonuna bakmış ve bir kadınla olan yazışmalarını görmüştür. Bu yazışmaların ekran görüntüleri ekte sunulmuştur.

3-) Müvekkil bu yazışmaları görmesinin akabinde, ertesi gün, davalı tarafı takip etmiş ve davalı tarafın …. Otel’de bir kadınla buluştuğuna şahit olmuştur. Bu buluşmaya dair fotoğraflar da ekte sunulmuştur.

4-) Müvekkil, davalı eşinin kendisini aldattığını öğrendiği anda hiç düşünmeden boşanmak istemiş ve bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER    : 4721, 4787 ve 6100 Sayılı Kanunların ilgili maddeleri ile

                                    tüm yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER       : 1-) Mesaj görüntüleri ve fotoğraflar

                                      2-) Tanık beyanları

                                      3-) İkamesi mümkün her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM       : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davamızın kabulü ile,

1-) Tarafların TMK m.161/1 uyarınca boşanmalarına,

2-) Müşterek çocuk …’un velayetinin müvekkil …’ye verilmesine

3-) Müşterek çocuk için dava tarihinden itibaren aylık … TL tedbir nafakasının; hükmün kesinleşmesinin akabinde aylık … TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak müvekkile verilmesine,

4-) Müvekkilim için, hükmün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte …. TL maddi, … TL manevi tazminata hükmedilmesine,

5-) Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalının üzerine bırakılmasına

Karar verilmesini saygıyla vekaleten talep ederiz. …/…/……

                                                                                                                                              Davacı Vekili

                                                                                                                                Av. M. Beyza DURAN AY

                                                                                                                                              (e-imzalıdır.)

TOP