MAL REJİMİ TASFİYESİ DAVASI

Mal rejimi, tarafların, evlilik birliği öncesinde ve evlilik birliği içerisinde edindikleri malların, evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte hangi kurallara göre mal paylaşımının yapılacağını belirleyen kurallar silsilesidir. Mallar evlilik tarihlerindeki yasal mal rejimi hükümlerince tasfiye edilir. Kısaca bahsetmek gerekirse, 01.01.2002 tarihinden önce evlenen çiftler için, yeni yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar uygulanacak yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimi iken, 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen çiftleri için yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir.

Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini tercih etmeyen çiftler, mal rejimi sözleşmesi yaparak, diğer üç tür mal rejiminden herhangi birini seçebilirler. Aşağıda daha detaylı açıklanacak olan bu sözleşme, noterde, onaylama veya düzenleme şeklinde yapılabilir. Yine taraflar, evlenme başvurusu yaparken de seçecekleri mal rejimini yazılı olarak bildirebilirler.

Yeni Medeni Kanun dört farklı mal rejimi öngörmüştür;

  • Mal Ayrılığı Rejimi
  • Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
  • Mal Ortaklığı
  • Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

MAL AYRILIĞI REJİMİ

01.01.2002 tarihinden önceki yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimidir. Ancak taraflar evlilikten önce veya sonra, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde sözleşmeyle mal ayrılığı rejimini ya da diğer rejimlerden birini seçebilirler. Ya da evlenme için yapılan başvuruda da hangi mal rejimi seçtiklerini yazılı olarak bildirebilirler.

 Mal ayrılığı rejiminde, eşler özerktir. Kadın, erkek karşısında daha bağımsızdır. Her eş, kendi malını kendi idare eder, bu malların gelirleri de kendilerine aittir. Bu rejimde evi geçindirmek erkeğin görevidir. Erkek, ev için yapılan masraflardan, eşinin borçlarından hatta eşinin evlilik birliği içerisinde yaptığı harcamalardan dahi sorumludur. Kadın ise ikinci dereceden sorumludur. Ancak kadının bu ikinci derece sorumluluğu, aile masrafları için geçerlidir. Yani erkeğin aile masrafları dışındaki borçlarından kadın hiçbir zaman sorumlu değildir.

Yine, malların borç ve tasarruflarından eşler kendi malından sorumlu olacaktır. Mal ayrılığı rejimi, edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı olarak kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarına sahiptir. Ancak bütün bunlar yasal sınırlar içerisinde mevcuttur.

01.01.2002 tarihi itibariyle yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Taraflar, noterde yapacağı onaylama veya düzenleme şeklinde sözleşme ile mal ayrılığı rejimini tercih edebilirler. Mal ayrılığı rejimine geçiş için yapılan sözleşme, kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olduğundan, taraflar bizzat kendileri imzalamalıdır.

Bazı durumlarda ise, eşlerden biri tek taraflı olarak mal ayrılığı rejimine dönülmesini mahkemeden talep edebilir. TMK m.206’da sayılan hallerin varlığı halinde, eşlerden biri, mal ayrılığı rejimine geçiş için dava açabilir.

TMK m.206 uyarınca; “Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:

  • Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
  • Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
  • Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,
  • Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
  • Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması. Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.”

İşbu dava, eşlerden herhangi birinin yerleşim yerindeki aile mahkemesinde açılabilmektedir.

Yine TMK m. 225/2 gereğince, hakim tarafından verilen mal ayrılığına geçiş kararı, evlilik birliğinin başlangıcından değil, karar tarihinden itibaren geçerlidir. Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminden mal ayrılığı rejimine geçişte (TMK m.247/2) ve mal ortaklığı rejiminden mal ayrılığı rejimine geçişte de (TMK m.271/2) aynı kural geçerlidir.

PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI REJİMİ

Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, evlilik birliği içerisinde eşler kendi malları üzerinde tasarrufta bulunabilirler. Ancak evlilik birliğinin sona ermesi halinde mallar, eşler arasında eşit bir şekilde tasfiye edilir.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı rejiminde paylaşımı gereken mallar ve paylaşımı gerektirmeyen mallar olarak iki çeşit malvarlığı vardır. Paylaşımı gereken mallar;

  • Evlilik süresince edinilen ve ailenin ortak kullanımına özgülenmiş mallar,
  • Ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almak için yapılan yatırımlar,
  • Bunların yerine geçen değerler,

Paylaşımı gerektirmeyen mallar;

  • Eşlerin bu mal rejim sözleşmesinden önce malik oldukları mallar,
  • Eşlere miras yoluyla intikal eden mallar,
  • Eşlerin manevi tazminat alacakları,
  • Eşlerin karşılıksız kazanımları.

TMK m.244’te de belirtildiği üzere; “Eşlerden her biri yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim ve yararlanma ve tasarruf haklarını korur.”

Bu rejimde karşılaşılabilecek sorunlardan birisi, hangi malın kime ait olduğu sorunudur. Bu uyuşmazlığın çözümü TMK m.245’te belirtilmiştir. Bu maddeye göre, “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.”

Bir diğer sorun eşlerin borçlarıdır. Borçlara dair sorumluluğu ise TMK m. 246 düzenlemiştir. Bu maddeye göre, “Eşlerden her biri, kendi borçlarından bütün malvarlığı ile sorumludur.”

Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde öncelikler eşeler, birbirlerinin malını iade eder. Eğer bir mal her iki eş üzerine de kayıtlıysa, bu durumda mala sahip olmakta üstün yarara sahip olan eş, ödeyeceği gündeki değeri ödemek şartıyla mala sahip olabilir. Yine eşlerden biri diğerine ait olup, paylaştırma dışı kalan bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; mal rejiminin sona ermesi hâlinde, katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini isteyebilir. Aynı istem, paylaştırma dışı kalan malın yerine geçen değerler için de geçerlidir.

TMK m.252 uyarınca; “Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.”

Paylaştırma Yöntemi de TMK m.253’te anlatılmaktadır. Bu maddeye göre; paylaştırmanın ayın olarak yapılması asıldır. Buna olanak yoksa bedel eklemek suretiyle paylar denkleştirilir. Eşlerden birinin diğerine ödeyeceği bedel, malların tasfiye anındaki sürüm değerlerine göre hesaplanır. Bu hesaplamada paylaşım konusu malların edinilmesinden doğan borçlar indirilir. Denkleştirme bedelinin derhal ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir. Aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak denkleştirme bedeline faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.

Bir diğer önemli nokta, aile konutudur. Aile konutu ile ilgili düzenlemeye bakıldığında da; “Evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi hâlinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceği konusunda eşler anlaşabilirler. Konutta kalma hakkını elde eden eş, bu hakkın tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebilir. Eşlerin aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşamamaları hâlinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hâkim, olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re’sen karar verir; bu kararında kalma ve kullanma süresini belirleyerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir.”

MAL ORTAKLIĞI REJİMİ

Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar. Ortaklık malları, genel mal ortaklığı ve sınırlı mal ortaklığı olarak ikiye ayrılmaktadır.

Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur. Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar. Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir.

Sınırlı mal ortaklığı ise, edinilmiş mallarda ortaklık ve diğer mal ortaklıkları olarak başlıklandırılmıştır. Edinilmiş mallarda ortaklıkta eşler, mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilirler. Kişisel malların gelirleri de bu ortaklığa dahildir. Diğer mal ortaklıklarında ise eşler, mal rejimi sözleşmesiyle belirli malvarlığı değerlerini veya türlerini, özellikle taşınmaz malları, bir eşin kazancını, bir meslek veya sanat icrası için kullandığı malları ortaklık dışında tutabilirler. Aksi sözleşmede öngörülmedikçe bu malların gelirleri ortaklığa dahil değildir.

Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliğinin yararına uygun olarak yönetirler. Olağan yönetim sınırları içinde her eş, ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak mallarda tasarrufta bulunabilir. Olağan yönetim dışında kalan konularda eşler, ancak birlikte veya biri diğerinin rızasını almak suretiyle ortaklığı yükümlülük altına sokabilir veya mallarda tasarrufta bulunabilir. Rızanın bulunmadığını bilmeyen veya bilecek durumda olmayan üçüncü kişiler için bu rıza var sayılır.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ

Yeni Medeni Kanun döneminde yani 01.01.2002 yılından sonra yasal mal rejimi olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi kabul edilmiştir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimiyle birlikte kadın, ekonomik anlamda daha güçlü hale gelmiştir.

Edinilmiş mal; her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değeridir. Dolayısıyla bir malın hangi eşin üzerine kayıtlı olduğunun herhangi bir önemi yoktur. Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile kişisel malları kapsamaktadır.

Edinilmiş mallar TMK m.219’te sayılmaktadır. Bu hükme göre; Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,

2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,

3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,

4. Kişisel mallarının gelirleri,

5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.”

Kişisel mallar ise TMK m.220’de sayılmaktadır. “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,

2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,

3. Manevî tazminat alacakları,

4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.”

Türk Medeni Kanunu’nun 221. Maddesine göre; “Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.”

Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir. Yine taraflar edinilmiş malın kişisel mal olarak sayılabilmesi için kendi aralarında sözleşme yapabilirler.

Şunu da belirtmek gerekir ki, her ne kadar miras yoluyla elde edilen mal kişisel mal olarak sayılsa da, bu maldan elde edilen gelir edinilmiş maldır. Ayrıca mirasçıların, miras paylaşılmadan önce mal rejimi davası açabileceğini de söylemek gerekir.

TMK m.222’deki düzenlemeye göre, “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.”

Yasal mal rejimi olan Edinilmiş Mal rejiminin başlama ve bitiş zamanı tasfiyeye konu edilecek mallar anlamında önem arz eder. Hangi malın kişisel mal olduğu, hangi malın edinilmiş mal kategorisine girdiği, yani kısacası, hangi malların aile içinde, ailenin kullanım ve tasarrufunda olan mallar olarak adlandırılacağı, rejimin başlama ve bitiş tarihine göre belirlenir.

Mal rejimi evlenme ile veya tarafların daha önce kabul ettikleri, mevcut mal rejiminden vazgeçmeleri ile başlar. Sona ermesi ise MK m.225’de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Mal rejimi eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulü ile sonra erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesi karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.”

Edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıç tarihi, evlilik tarihidir. Ancak 2002 tarihinden önce evlenen çiftlere için farklı bir kural benimsenmiştir. Buna göre, 2002 öncesinde evlenen çiftler, yeni yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadarki sürede Mal ayrılığı rejimine tabidir. Yine yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girme tarihinden önce açılan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar tabi oldukları mal rejimi devam edecektir. Bu davalar, boşanma veya iptal ile sonuçlanırsa önceki mal rejimi tasfiyesi hükümleri uygulanır. Ancak, dava reddedilirse, eşler kararın kesinleşmesini izleyen bir sene içinde başka bir mal rejimi seçmezlerse, 01.01.2002 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde edinilmiş mallara katılma rejimini seçmiş sayılırlar. 2002’den sonra evlenen çiftler için ise, başkaca herhangi bir mal rejimi seçilmediyse, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.

Ayrıca belirtilmesinde önem gördüğümüz, anlaşmalı boşanılması durumunda mal tasfiyesine ne olacağıdır. Anlaşmalı biçimde boşanmış taraflar arasında imzalanan protokolde mal rejimi tasfiyesine ilişkin herhangi bir ibarenin olmaması durumunda, hatta hiçbir alacağı olmadığına dair beyanda bulunulmuş olsa dahi mal rejimi tasfiyesi davasının açılması mümkündür.

KATKI PAYI ALACAĞI

01.01.2002 tarihinden önce karşımıza çıkan kavramlardan biri katkı payı alacağıdır. Katkı payı alacağı eşler arasında yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu hallerde karşımıza çıkmaktadır. Katkı alacağı, bir eşin diğer eşe ait mala karşılıksız biçimde katkı sağlaması durumunda talep edilebilir. Bu katkının ekonomik bir değeri olması gerekir ve bu değerin ispatlanması da önemlidir.

Bir eş tarafından, diğer eşin malvarlığı edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına yönelik bir katkı olabileceği gibi, para, bir malvarlığının devri ya da eşlerden birinin emeğini koyması gibi de olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ev hanımı olan eşin çocuk bakması veya ev işleriyle ilgilenmesi katkı payı alacağını doğurmaz. Katkı payı alacağı için aile içi yardımlaşmayı aşan nitelikte harcamaların var olması gerekir. Yeni Medeni Kanun’da yer alan katılma alacağı kavramında, hiç çalışmayan, ekonomik bir geliri olmayan eş, edinilmiş mallar üzerinde hak talep edebilirken, eski Medeni Kanun döneminde yer alan katkı payı alacağını talep edemez.

DEĞER ARTIŞ PAYI

Değer artış payı, TMK m. 227’de düzenlenmiştir. Buna göre, eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Değer artış payında, katkı payı alacağında anlattığımız gibi, ekonomik, para ile ölçülebilen bir katkının olması gerekir.

Bir diğer husus, katkı payı alacağı ile değer artış payının karıştırılmasıdır. Bu iki kavram her ne kadar karıştırılıyor olsa da bazı noktalarda birbirlerinden ayrılmaktadır. Öncelikle eşlerin birbirlerinin yaptığı harcamalara katkıda bulunması, 01.01.2002 tarihinden önce katkı payı alacağı olarak, 01.01.2002 tarihinden sonra değer artış payı olarak adlandırılır. Ayrıca katkı payı alacağında katkıda bulunulan malın değeri dava değerindeki sürüm değeridir. Faiz ise dava tarihinden itibaren hesaplanır. Değer artış payında ise malın değeri, dava tarihine yakın bir tarihteki sürüm değeri esas alınır, faiz ise karar tarihinden itibaren işletilir

DENKLEŞTİRME ALACAĞI

Makalemizin başında, edinilmiş mallara katılma rejiminde iki grup mal olduğunu söylemiştik; kişisel mal ve edinilmiş mal. Evlilik birliği içerisinde eşlerin kişisel mallarında ve edinilmiş mallarında kayma olabilir. Tasfiye aşamasında bunların denkleştirilmesi gerekir. Yani, eşlerden biri kişisel malından edinilmiş mala katkıda bulunmuşsa bunun iadesini isteyebilir. Yine edinilmiş maldan kişisel mala bir geçiş söz konusuysa bunun iadesi gerçekleştirilir. Bu iadelerin yapılması denkleştirme olarak adlandırılır. Bu iadelerden doğan alacaklar da denkleştirme alacağıdır.

KATILMA ALACAĞI

 Denkleştirmenin yapılmasından ve değer artış paylarının iadesinin akabinde tarafların edinilmiş mallarının miktarı belirlenmiş olur. Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz. Her eş veya mirasçıları, diğer eşin artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olur. Alacaklar takas edilir. Katılma alacağı da eşlerin belirlenen bu artık değerin yarısı üzerindeki alacaklarıdır.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN SONA ERMESİ

Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erme halleri TMK m. 225’te düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca,

  • Mahkeme tarafından evliliğin sonlandırılması veya iptali,
  • Eşlerin başka bir mal rejimini kabul etmesi
  • Eşlerden birinin ölmesi,
  • Mahkeme tarafından mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesi,

hallerinde mal rejimi sona ermektedir.

Mal rejiminin sona ermesi halinde TMK m.226’daki belirtilen durumlar ortaya çıkar. Bu maddeye göre her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir. Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler.

 Şunu da belirtmek gerekir ki, mal rejimin sona erme anı, hangi malın tasfiyeye katılacağı hususunda önem arz eder. Eşlerin evlendiği tarihten, boşanmaya ya da evliliğin iptaline karar verildiği tarihe kadar emek karşılığı kazandıkları mallar tasfiyeye konu olur. Boşanma yahut evliliğin iptali için dava açıldığı andan itibaren kazanılan mallar tarafların kişisel malı olur. Bu davalar sonucunda boşanmaya veya evliliğin iptaline karar verilmesinde herhangi bir sorun oluşmaz. Ancak boşanma, evliliğin iptali davası ret olursa, bu davaların açılma tarihi ile ret tarihi arasında kazanılan mallar edinilmiş mal sayılır.

MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ

Mal rejimi sözleşmesi, halk arasındaki tabiriyle evlilik sözleşmesi, evlilik birliğinin başlangıcında yapılabileceği gibi, evlilik birliği sırasında da yapılabilir. Bu sözleşme ile taraflar, kanunda sınırlı olarak sayılan mal rejimlerinden birisini seçerek yasal mal rejiminden sıyrılmış olurlar. Ancak mal rejimi sözleşmesi, kanunda belirtilen şekil şartlarına uyularak yapılmadığı takdirde geçersizdir.

TMK m.205 uyarınca, mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.

TMK m.237 uyarınca, taraflar artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas da kabul edebilirler. Yine TMK m.238 gereği mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, kanundaki artık değere katılmaya ilişkin düzenlemeden farklı anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş olması hâlinde geçerlidir.

Taraflar TMK m.258 ve m.259 uyarınca şu düzenlemeleri yapabilir; mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilirler. Kişisel malların gelirleri de bu ortaklığa dahildir. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle belirli malvarlığı değerlerini veya türlerini, özellikle taşınmaz malları, bir eşin kazancını, bir meslek veya sanat icrası için kullandığı malları ortaklık dışında tutabilirler.

Bu maddeler dışında mal rejimi sözleşmesi ile düzenlenilebilecek konular bazı maddelerde sayılmaktadır. Bu maddelere bakıldığında;

TMK m.260; “Kişisel mallar, mal rejimi sözleşmesi, üçüncü kişinin karşılıksız kazandırması veya kanunla belirlenir. Eşlerden her birinin sadece kişisel kullanımına ayrılmış olan eşyası ile manevî tazminat alacakları kanundan dolayı kişisel malıdır. Bir eşin saklı pay olarak isteyebileceği malvarlığı değerleri, mal rejimi sözleşmesiyle ortaklığa dahil edildiği ölçüde, miras bırakanları tarafından kendisine kişisel mal olarak kazandırılamaz”

TMK m.276; “Eşlerden birinin ölümü veya diğer bir mal rejiminin kabulü sebebiyle mal ortaklığının sona ermesi hâlinde, her eşe veya mirasçılarına ortaklık mallarının yarısı verilir. Mal rejimi sözleşmesiyle başka bir paylaşma oranı kararlaştırılabilir. Bu tür anlaşmalar altsoyun saklı paylarını zedeleyemez.”

TMK 277. Maddenin üçüncü fıkrası gereği; “Yasal paylaşmanın değiştirilmesine ilişkin anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş olması hâlinde geçerlidir.”

Mal rejimi sözleşmesinin kimler tarafından imzalanabileceği yine TMK m.204’da belirtilmiştir. Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Dolayısıyla kanun, işbu sözleşme için ergin olma şartı aramamış, ayırt etme gücüne sahip olmayı yeterli görmüştür. Küçükler ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadır. Şunu da belirtmek gerekir ki, mal rejimi sözleşmesi kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan, bu sözleşmeyi taraflar bizzat kendileri imzalamalıdır.

Mal rejimi sözleşmesi için kanunda öngörülen şart noterde onaylama veya düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Ancak taraflar evlilik başvurusu yaparken hangi mal rejimini seçtiklerini belirtmek suretiyle de mal rejimi sözleşmesi yapmış olurlar. Mal rejimi sözleşmesi imzalandığı tarihten itibaren sonuç doğurur, geçmişe etki etmez.

Mal rejimi sözleşmesi, taraflardan birinin iradesinde sakatlık olması halinde iptal edilebilir. Hile, korkutma, cebir, tehdit gibi durumların varlığı ile sözleşmenin imzalatılması halinde, bu mal rejimi sözleşme iptal edilebilir duruma gelmektedir. Yine kanunda belirtilen şekil ve içerik şartlarına uygun olmayan veya hukuka aykırı şekilde düzenlenen mal rejimi sözleşmesi de iptal edilebilir. Şunu da tekrar belirtmek de fayda görüyoruz; geçmişe yönelik yapılan mal rejimi sözleşmesi de iptal edilebilir. Çünkü mal rejimi sözleşmesi geriye yürümez ve imzalandığı andan sonrası için sonuç doğurur.

MAL REJİMİ DAVASI İÇİN ZAMANAŞIMI

Mal rejimi davasında zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde işbu davanın açılması gerekir. 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde mal rejimi davasının açılmaması halinde, mal rejimi davası açılması imkansız hale gelmektedir, şayet açılsa dahi dava reddedilmektedir.

MAL REJİMİ DAVASI İÇİN HARÇ

Mal rejimi davasında harç, nispi harç olarak hesaplanmaktadır. Nispi harç, dava değerine göre değişmektedir. Dolayısıyla dava değerine göre hesaplanan harç mahkemeye yatırılır, yatırılmadığı takdirde hakim harcın yatırılması için süre verebilir.

MAL REJİMİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Mal rejimi davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Bu davalarda yetki hususu ise TMK m.214’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir: Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi, Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme, Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.”

MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDE AVUKAT DESTEĞİ

Mal rejimi tasfiyesi davaları son derece komplike davalardır. Kanunun öngördüğü sürelerin kaçırılmaması, sürecin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi, talep edilmesi gereken şeylerin ayrıntılı biçimde yazılması gibi hususlardan dolayı bu davaların hukuki bilgisi olan ve sürece hakim olabilecek avukatlar tarafından takip edilmesi çok büyük önem arz eder. Hukuk büromuz mal rejimi davalarında, müvekkillerine hizmet sunmakta, sürecin sağlıklı bir şekilde işletilmesini sağlamaktadır.

MAL REJİMİ TASFİYESİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

MAL REJİMİ DAVASI ÖRNEK DAVA DİLEKÇESİ

DENİZLİ NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE

                                                                                   İhtiyati Tedbir Taleplidir.

DAVACI                               : …. (TC:…) (Adres)

VEKİLİ                                 : Av. M. Beyza DURAN AY

DAVALI                              : …. (TC:) (Adres)

DAVA DEĞERİ                       : Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla

                                                 şimdilik 1.000 TL

KONU                                   : Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, davaya konu

  olan mallar üzerine tedbir konulması taleplerimizden

  ibarettir.

AÇIKLAMALAR                :          

            Müvekkil davalı tarafa …/…/…. tarihinde Denizli ( ) Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açmış, dava halen devam etmektedir.

            Tarafların 05/02/2003 tarihinde evlenmiş olmasından ve aralarında herhangi bir sözleşme bulunmamasından dolayı yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır. Yine taraflar, evlilik birliği içerisinde …. Plakalı aracı ve … ili … ilçesi …. Mahallesi … … ada ve … pafta nolu bir adet taşınmaz edinmişlerdir.

            Davalının edinilmiş mallar üzerinde mal kaçırmaya yönelik eylemlerinin olması sebebiyle mal ve bankalarına tedbir konulması için işbu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : TMK m.118 vd, HMK, TBK ve İlgili Mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : Denizli ( ) Aile Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası,, tapu kaydı, ekonomik ve sosyal durum araştırması, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, keşif ve sair her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

  1. Davalının mal kaçırma ihitmalinin önlenmesi amacıyla … ili … ilçesi .. .mahallesi …ada … parsel nolu taşınmaza ve …. Plakalı araca ihtiyati tedbir konulmasını
  2. Tarafların evlilik birliği içerisinde edinilen malların tasfiyesine,
  3. Fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL katılma alacağımızın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
  4. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafça ödenmesine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz

DAVACI VEKİLİ

                                                                                               Av. Melahat Beyza DURAN AY

TOP