NAFAKA ARTIRIM DAVASI

Nafaka artırım davası ülkemizde sıklıkla başvurulan dava türlerinden birisidir. Boşanma davası sonucunda mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarının, değişen ve gelişen sosyal, ekonomik ihtiyaçları karşılayamayacak hale gelmesi durumunda açılan dava nafaka artırım davasıdır. Ayrıca işbu davayı açmak için devam eden veya sonuçlanmış bir boşanma davasına ihtiyaç yoktur. Yalnızca mevcut bir nafaka kararının olması yeterlidir.

Nafakaya ilişkin kararlar nafaka alacaklısının, değişen ekonomik şartlar karşısında mağdur olmaması için hükmedilen ve kesin nitelikte olmayan kararlardır.  

Nafaka artırım davasına geçmeden önce nafaka çeşitlerinin açıklanması, konunun anlaşılması için daha isabetli olacaktır.

Nafaka; yoksulluğa düşmüş olan ve geçimini kendi imkanlarıyla sağlayamayan, başkalarına muhtaç durumda bulunan kişiye yardım edilmesidir. Türk Medeni Kanununa göre 4 çeşit nafaka vardır;

  • Yoksulluk Nafakası: TMK m.175’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iştirak nafakası, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek tarafa, boşanmada kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer tarafça ödenen nafakadır.
  • Tedbir Nafakası: Boşanma davasının açılmasından sonuçlandığı ana kadar süren geçici bir nafaka türüdür. Boşanma davasının sonuçlanmasının akabinde bu nafakaya ilişkin yükümlülük ortadan kalkar.
  • İştirak Nafakası: TMK m.182’de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iştirak nafakası, butlan veya ayrılık ya da boşanma sonucunda velayet hakkı kendisine bırakılmamış olan eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında katılmasıdır.
  • Yardım Nafakası: Bir kişinin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek alt soyu, üst soyu veya kardeşlerine ödediği nafaka çeşididir.

Nafaka artırım davası TMK m.331 ve çeşitli maddelerde düzenlenmiştir. TMK m.331’e göre ‘Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine, nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.’. Yine TMK m.176/4 maddesi uyarınca da ‘Tarafların mali durumunun değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.’.

Bu maddeden anlaşıldığı üzere, TMK m.331 ve diğer maddeler, nafaka alacaklısını koruduğu gibi nafaka borçlusunu da korumaktadır. Dolayısıyla nafaka artırım davası, değişen ve gelişen sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar karşısında nafaka miktarının yetersiz kaldığı durumlarda açılan dava türüdür.

NAFAKA ARTIRIM DAVASI AÇILABİLMESİ İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

Başta TMK m.331 ve m.176/4 hükümleri göz önüne alındığında, hakimin nafakanın arttırılmasına karar vermesi için şu şartların bulunması gereklidir:

  • Nafaka alacaklısının, paranın alım gücü karşısında ihtiyaçlarının artması
  • Mevcut nafakanın giderleri karşılayamayacak olması
  • Nafaka borçlusunun ekonomik gücünde önemli bir artış olması
  • Bu hususların varlığının mahkemede kanıtlanması
  • Nafaka artırım talebinde bulunacak kişinin nafaka alacaklısı olması

Yargıtay’ın, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmaması halinde dahi nafakanın Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Üretici Fiyat Endeksi oranında artırılması gerektiği yönünde kararları da mevcuttur.

Ayrıca nafaka artırım davası açacak kişilerin, mahkemeden, nafaka miktarının değişen durum ve koşullara göre, ileriki yıllarda artırım oranını belirlemesini isteyebileceğini de söylemek gerekir. Böylece kişiler tekrar tekrar dava açmak durumunda kalmamış olur.

Özetle, nafaka artırım davasında, davayı açacak kişilerin, mahkemeye, paranın alım gücü karşısında ihtiyaçlarının arttığı ve bu artışla birlikte, nafakanın giderlerini karşılamaya yetmediği ya da nafaka borçlusunun ekonomik gücünde önemli bir artış olduğu gibi nafaka artırımını haklı kılacak ögeleri delilleriyle birlikte sunması gerekir. Hakim bu hallerin varlığıyla birlikte, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Üretici Fiyat Endeksini de göz önüne alarak bir karar vermektedir.

Şunu da belirtmek gerekir ki, nafaka artırım davası, hem çekişmeli boşanmaya taraf olmuş kişiler tarafından hem de anlaşmalı boşanmaya taraf olmuş kişiler tarafından açılabilir. Anlaşmalı boşanma protokolünde belirlenen nafakanın zaman içerisinde ihtiyaçlara cevap verememesi halinde, hakkaniyetin sağlanması amacıyla, hakim nafakanın artırılmasına karar verebilir.

Yine, iştirak nafakasının artırılması veya azaltılması davasında verilen karar, dava tarihinden itibaren hüküm ifade eder. İştirak nafakasında yapılacak artış oranı, boşanmanın kesinleşme tarihine göre belirlenmesi gerekir. Karara bağlanan iştirak nafakasında gelecek yıllar için artış yapılması istenmiş ise Türkiye İstatistik Kurumu üretici fiyatları endeksi dikkate alınarak artırım yapılmalıdır. Açıkça istem olmadan gelecek yıllar için artırma kararı verilemez.

TMK 175. Maddesi uyarınca yoksulluk nafakası; Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali günü oranında süresiz olarak isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Nafaka artırımı davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Ancak o yargı çevresinde Aile Mahkemesinin olmaması durumunda, dava, Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacaktır.

TMK m. 177 uyarınca nafakanın artırılması davasında yetkili mahkeme; Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA YARGILAMA USULÜ

Nafakanın artırılması davası basit usule tabi bir davadır. Dava aşaması dava dilekçesi ve cevap dilekçesi olmak üzere iki dilekçe teatisinden oluşur. Dolayısıyla tarafların tek dilekçe hakkı vardır ve böylelikle dilekçeler aşaması kısa sürede tamamlanması amaçlanmıştır. Basit usule tabi bir dava olmasından dolayı çabuk sonuçlanması gereken ve kısa bir incelemeye tutulan nafaka artırım davasında, mahkeme, delil ve beyanları yeterli görmesi halinde dosya üzerinden yani duruşmasız bir şekilde karar verebilir. Delil ve beyanların yeterli olmadığı durumda mahkeme duruşma yapmaya karar vermektedir.

Mahkeme tarafından, davanın duruşma yapılmaya karar verilmesi halinde, davanın basit yargılama usulüne tabi olmasından dolayı, en fazla iki duruşmada davayı karara bağlaması gerekir. Ve yine yapılacak olan bu duruşmaların arasındaki süre en fazla bir ay olmalıdır.

Bu süreç içerisinde taraflar kendi ellerindeki delilleri dilekçeler aracılığıyla mahkemeye sunar ve mahkeme de, sunulan bu dilekçelerle birlikte, değişen ve gelişen ekonomik düzeni de göz önüne alarak nafaka miktarının günümüz şartlarında yeterli olup olmadığına karar verir.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA HARÇ

Nafaka artırım davası, konusu para ile ölçülebilen davalardandır ve harca tabidir. Yani dava açan taraf artırılmasını talep ettiği miktar oranında dava açma harcı ödemek zorundadır. Bu nedenle talep edilen nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden nispi esasa göre harcın belirlenmesi gerekir. 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca nispi harç alınır.  Nafaka artırım davası harç hesaplama bu kapsamda yapılır.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER

Nafaka artırım davasında herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre yoktur. Nafaka devam ettiği sürece, nafaka miktarının değişen ve gelişen ekonomik koşullar karşısında ihtiyaçlara cevap verememesi, yetersiz kalması ve bunun sonucunda nafaka alacaklısının hak kaybına uğramasının önüne geçilmesi için herhangi bir süre öngörülmemiştir.

Dolayısıyla, davayı açacak kişilerin, paranın alım gücü karşısında ihtiyaçlarının artması ve bu artışla birlikte, nafakanın giderlerini karşılamaya yetmemesi ya da nafaka borçlusunun ekonomik gücünde önemli bir artış olması halinde, herhangi bir zaman kısıtlaması olmadan, nafaka artırım davası açılması mümkündür.

NAFAKA MİKTARINDAKİ ARTIŞ ORANI

Nafakanın artırılması davasında hükmedilecek olan nafaka miktarının belirlenmesinde kesin ve net sınırlar yoktur. Hakim nafaka miktarının ne kadar artırılması gerektiği hususunda eşlerin maddi durumunu, çocukların giderlerini, değişen ekonomik koşullar ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçları, ülke genelindeki ekonomik krizi, paranın değer kaybetmesini, nafaka yükümlüsünün ekonomik anlamda zenginleşmesini, nafaka alacaklısının yeni giderlerinin ortaya çıkmasını göz önüne alır. Bu sayılan kriterlere ek olarak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Üretici Fiyat Endeksini de göz önüne alarak bir karar vermektedir.

Nafaka artırım davasının hukuki dayanağı olan TMK m.176/4 hükmünden de anlaşılacağı üzere tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Buna göre nafaka alacaklısı veya nafaka borçlusunun mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda nafaka artırımı talep edilebilecektir.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA AVUKAT DESTEĞİ

Nafaka geliri az olan eş veya müşterek çocuğun, asgari yaşam standartlarına yaklaşabilmesi için çok önemli bir konudur ve her davada olduğu gibi, nafaka artırım davasında da gerek usul hukuku açısından gerek maddi hukuk açısından avukat desteğinin alınması isabetlidir.

Hukuk Muhakameleri Kanunu ve Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere, kanun maddeleriyle taraflara verilen süreler içerisinde, ilgili davaya ilişkin delil ve beyanların mahkemeye sunulması ve davanın takibinin sağlanması, yani kısaca gerekli hukuki prosedürün sağlıklı bir şekilde işletilmesi, bir avukat desteğiyle birlikte daha iyi sonuçlar alınması açısından oldukça önemlidir.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4645 Esas, 2021/5308 Karar sayılı ve 28/06/2021 tarihli ilamında;

“…İradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/4836 Esas, 2019/8858 Karar sayılı ve 06/11/2019 tarihli ilamında;

 “…Mahkemece davacının bu iddiaları karşısında yeniden sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılması, davalının gayrimenkul ve araç kaydı olup olmadığının tespit edilmesi, mevduat hesaplarının istenmesi, davalının çalıştığı aile şirketindeki konumu ve geliri hakkında kolluk araştırılması yapılması ve davalının gerçekte sahip olduğu sosyal ve ekonomik durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Tüm bunların yanında, dosyadaki belgeler ile taraflarca düzenlenen protokol hükümleri birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince takdir edilen 2.000,00 TL iştirak nafakasının az olduğu anlaşılmakla somut olaya uygun miktarda artırım yapılmalıdır…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/180 Esas, 2015/8640 Karar sayılı ve 14/05/2015 tarihli ilamında;

“…Yasa koyucu, nafaka miktarlarında yeniden belirleme yapılabilmesi için belli bir sürenin geçmesini aramamıştır. TMK’nın 331. maddesi gereğince, durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Mahkemece, nafaka miktarında artırım yapılabilmesi için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerekli kılması gerekmektedir.

Boşanma kararı ile velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.(TMK m.182) Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.(TMK m.328/1)

Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Her ne kadar, nafakanın takdirinde; davalı (baba) nın hayat koşulları ve ödeme gücünün de dikkate alınması zorunluluğu var ise de; bu durum, yani davalının gelir seviyesinin düşüklüğü nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmaz. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şeklide dikkate alınır.

Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.

Hakim, nafaka takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalı babanın gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır….”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/1140 Esas, 2012/6036 Karar sayılı ve 07/03/2012 tarihli ilamında;

“…Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, aylık 300,00 TL olan iştirak nafakasının aylık 2.000,00 TL’ye çıkartılması talep ve dava edilmiştir. Mahkemece; davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda iştirak nafakasına hükmedilen tarih ile nafaka artırım dava tarihi arasında geçen süre zarfında tarafların sosyal ekonomik durumu, davalının belirlenen gelir durumu, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarında ciddi bir değişiklik olmamıştır. Bu nedenle mahkemenin artırım talebinin reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak ileriki zamanlarda tarafların sosyal ekonomik durumu, çocuğun eğitim durumu ve değişen ihtiyaçlarına göre nafaka artırımına ihtiyaç duyulduğu takdirde her zaman yeniden nafaka artırım davası açılabilir. Mahkemenin şimdiki red hükmü daha sonra açılacak nafaka artırım davaları açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu itibarla davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/16607 Esas. 2016/265 Karar sayılı ve 19/01/2016 tarihli ilamında;

“Türk Medeni Kanunu’nun 182/2.maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.

Türk Medeni Kanunu’nun 330/1.maddesi gereğince; nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Türk Medeni Kanunu’nun 331.maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.

İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.

İştirak nafakası artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi,  her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki nafaka artırım dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık dört yıl geçmiştir.  Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.

Davacı ve davalının ekonomik ve sosyal durumları, nafaka artırım davası ile aradan geçen süre, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı düşük olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır. Mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, iştirak nafakasının niteliği, çocuğun masraf ve ihtiyaçları nazara alınarak, önceki nafaka artırım davası ile aradan geçen süre dikkate alınarak, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmesi gerekirken…”

NAFAKA ARTIRIM DAVASI DAVA DİLEKÇESİ

DENİZLİ NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE

DAVACI                               : A. B. (Adres ve TC Kimlik Numarası)

VEKİLİ                                 : Av. M. Beyza DURAN AY

DAVALI                               : C.D. (Adres ve TC Kimlik Numarası)

KONU                                   : Mahkemeniz …. sayılı dosyasında hükmedilen nafakanın

artırılması talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR                :

            Müvekkilim ile davalı …. mahkemesinin …. sayılı dosyasıyla … tarihinde boşanmışlardır. Boşanma davası sonucunda verilen karar kesinleşmiş olup, müşterek çocuk E.F. için 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir.

            …….

            Müvekkilimin çalışmamasından dolayı herhangi bir geliri olmaması ve ekonomik krizle birlikte paranın değer kaybetmesiyle birlikte hükmedilen bu nafaka müşterek çocuğun değişen ve gelişen sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemektedir. Kaldı ki davalı tarafın işi ve geliri bulunmakta ve her yıl belirlenen oran çerçevesinde de geliri artmaktadır.

            …….

Açıklanan nedenlerle hükmedilen iştirak nafakasının günümüz koşullarında müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemesinden dolayı işbu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER       : 4721 sayılı TMK m. 176. ve 6100 sayılı HMK’ nın ilgili      hükümleri

HUKUKİ DELİLLER        : ……

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, …. Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında hükmedilen 300,00 TL’lik iştirak nafakasının 700,00 TL’ye çıkartılarak, …. Tarihinden itibaren geçerli olmak üzere her ay davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten talep ederiz. …./…./20….                                                                                                                  

           Davacı Vekili

                                                                                   Av. M. Beyza DURAN AY

TOP